18 Nisan 2014 Cuma

Kazakistanlı K-popçular.

Okurcanlarım hayırlı geceler.Tahminimce bir çoğunuz uyumaktasınızdır şimdi. :D Ama ben yarınki sınav stresinden hala ayaktayım. :// Özetlerimi okuduktan sonra dedim boş durmayayım. Ve geldim size bir şeylerden bahsetmeye. :))) Ülkemizde olduğu gibi dünyada da hızla yayılan birşey var. Nedir o? Korefanlığııı eveeeet :D İşte tüm dünyada olduğu gibi Kazakistanda da gençler arasında oldukça yaygın. Yani (mış).:D Gidip görmedim ama illa da görmeye gerek yok apaçık kanıtlar var.:D K-pop world festival diye bir yarışma var. Güney Kore 2011 den beri yapmakta bu yarışmayı. :)) Hatırlayacağınız üzere 2012 de bizim Senamız 3. olmuştu o yarışmada.. Kendisini burdan tekrardan tebrik ediyorum :-* Neyse işte bu yarışmanın 2011 deki birincisi kim olmuş tahmin edin? :D Eveeeeet Kazakistanlı gençlerimiz birinciliği kapmışlar. :)) Şimdi bu ne alaka demeyin. Okurcanlarım arasında korefanları var biliyorum. O yüzden bundan bahsetmek istedim. .)) Bunun dışında Kazakistanda da K-dramalar çok rağbet görüyor. Ve Astanada kocaman bir Kore restaurantı varmış :)) Oraya gittiğimde sizinle paylaşacağım. :)))))))) 
Eee 2011 de o yarışmayı kazanan gençleri göstermeyecek misinnnnnn!!? Diye soracaksınız tabi :) Hemen göstereyim :


JAM ismiyle yarışan Kazakistanlı grubumuz SHINEE den Ring ding dong u söylemişti. :)))

17 Nisan 2014 Perşembe

Astana'nın yolları taştan...

Yorgun , argın, tükenmiş ve bitmiş bir şekilde hepinize selamlarr :D Sınavlarıma son bir gün kala son bir enerjiyle bu yazıyı yazmaya karar verdim. Benim için Kazakistan'ı tanıtmak çok kutsal bir görev. O yüzden elimden geldiğince hızlı davranmaya çalışıyorum. Herkes tanısın , bilsin ve sevsin istiyorum. :D Bu gece size rüyalarımın şehri '' Astana''yı kıt bilgilerimle tanıtmaya çalışacağım. :)) 
 Astana kelimesinin anlamı ''başkent'' buradan da anlayacağınız üzere Astana Kazakistan'ın başkenti. :))

 Işıl ışıl ve capcanlı bir şehir olan Astana yazları 30 dereceleri bulurken kışları da -40 derecelere kadar düşebiliyor. Nüfusu 800 bin cıvarında olan bu güzel şehir, hızlı bir şekilde gelişme göstermiş ve göstermeye de devam ediyor. Şehirde bulunan önemli merkezlerden bazıları ;
  BAYTEREK :
Bayterek anıtı Astana'nın simgesi haline gelmiş. Bir ağacı simgeliyor. Anıtın uzunluğu 105 metre kadar. Yuvarlak kısmında Nursultan nazarbayevin el izi var. Ayrıcı oradan Astana manzarası bir başka oluyor(muş) :)
,
Bir diğeriyse  BARIŞ PİRAMİDİ :
Bu piramidin bodrum katında opera salonu , üst tarafında ise Astana botanik bahçesi bulunuyor(muş). Kesinlikle ilginç ve görülmesi gereken bir yer bence. :)) Astanaya gittiğimde buraları talan edicem :D
Son olarak da
 HAN ÇADIRI :


Astanayı ilginç kılan yapılardan bi tanesi bence. Yazın sıcaktan Kışınsa soğuktan koruyan bir yapıya sahip olan çadırın içinde yok yok! Park,mini golf alanı, devasa havuz , plaj bölümü,botanik park, yunus havuzu, konser ve parti alanları ve bir güverte gibi tasarlanmış manzara platformu! Belki de daha çok şey vardır. Gidip gördüğüm zaman daha detaylı paylaşırım insAllah. :)) Tabi ki Astana da sadece bunlar yok! Bir sürü güzellik var. Camiileri ayrı ayrı tanıtacağım. Umarım biraz olsun merak uyandırabilmişimdir. :))
Dümdüz bir bozkırken Astanayı muazzam bir şehre çeviren sayın Nursultan Nazarbaev'i gönülden tebrik ediyorum. :)) Kim bilir belki Astana ilerleyen yıllarda dünyanın sayılı şehirlerinden biri olur! Bence bu hızla giderse olacak! :)
Benden bu kadar. Artık uyuma vakti.. Yorucu bir haftasonu beni bekliyor. Kendinize iyi bakın. Takipte kalın :))) 

16 Nisan 2014 Çarşamba

Rin'Go grubunu keşif

Selamlar herkesee. Gece yarısı saat 01:30 ve ben hala ders çalışmaktayım. Ama kendime bir iyilik yapıp ara verdim. Ve tabi ki hemenn bloguma koştum. :)) Bu yazımda size en sevdiğim Kazakistanlı muzik grubunu nasıl keşfettiğimi ve nasıl hayranları olduğumu anlatacağım. :))) Aranızda onları tanıyanlar mutlaka vardır ama ilk kez duyacak olanlar da var biliyorum. O yüzden anlatmalıyım! :) Rin'Go Japonca ''Elma'' anlamına geliyor. Grubun isminin elma olmasının sebebi ise ; Kazakistan'ın Alma-ata diğer adıyla Almatı şehrinden geliyor. Yine o da Kazakça elma anlamına geliyor. Grubun üyeleri ; Adil,Ayan,Batyr,Daniyar. Peki grubu nasıl keşfettim? ; Bir gün yine Kazakça şarkılar keşfetmekteydim. Rin'Go 'nun ''Tolgau'' şarkısını  buldum. Açtım ilk önce klipsiz dinledim. Çok sevmiştim ama klibiyle izleyince daha da fazla sevdim :D Harika ötesiydi! İnsan kapılıp gidiyor acayip bi şey. :) Neyse ben tabi şarkının tadını aldım ya hemen Rin'Go nun öteki şarkılarını araştırmaya başladım. Smile, Lets go, gashykpyn derken tam bir Rin'Girl oldum çıktım. :D O sıralarda da benim gibi Kazakistan hayranı bir arkadaşım dedi ki ben Rin'go grubundan Ayan'ı facebooktan ekledim sen de ekle filan. Ben tabi şok! Nasıl olur? Ünlü biri ve senle facebooktan arkadaş mı? Üstelik bir de yazdıklarına cevap da veriyor?  Nasıl ya? Bizdeki ünlüler yolda görse selam vermez bunlar ne iyimiş ya! diyerek ben de Ayan'a arkadaşlık isteği yollamıştım. Ve hakikaten de kabul etti. O.o! Sonra ben tabi test etmek istedim. Acaba kız doğru söyledi mi? Gerçekten cevap veriyorlar mı? Hemen yazdım. Ve bir süre sonra gerçekten de cevap geldi!!!! Vay be! Ünlü olmuş ama insanlığını kaybetmemiş dedim o an. Ayanı artık iyiden iyi takip eder olmuştum. O zamanlar fazla facebookta takılmıyordu. Bir de Türkiyedeki en aktif hayranı benim sanıyordu. Yani bence öyle. Halbuki benden çoook daha sıkı hayranları vardı. :)) Neyse facebook sayfamda Rin'go grubunu tanıtmaya karar verdim. O zamanlar sayfamı da yeni açmıştım.Çok az kişi vardı. Neyse ben tanıtmaya çalışıyorum ama çok fazla bilgim yoktu o zamanlar. Sadece Ayan'ı biliyodum az çok. İşte ben tanıtırken falan baktım Ayan o fotoğraflardan birine yorum attı ve bana çoook büyük bir yardımda bulundu. Grubun nasıl tanıştığını falan özetle anlattı. :)) Ayla diye bir arkadaşım da o yorumu görünce sevinçten uçtu.. Çünkü o da bir Rin'Go fanıydı. :D İnanamadı Ayan'nın oraya yorum yazdığına. Bu gerçekten o Ayan mı dedi bana. :))) Evet gerçekten de oydu. Ukalalık yapmadan uysal ve mütevazi davranarak bize o inceliği göstermişti Ayan. :) Daha sonralarda Ayla dediğim arkadaşımın içindeki Rin'Go sevgisini ve merakını görünce dedim ki neden Rin'Go Türkiye sayfasını kurmuyorsun? Başlarda tereddüt etti ama dayanamadı açtı sayfayı. Şimdi ise sayfa inanılmaz derecede başarılı oldu. :)) Rin'Go grubu da o sayfayı yakından takip ediyor. :) Size tavsiyem Rin'Go Turkey sayfasını mutlaka ziyaret edin. Rin'Go hakkında detaylı bilgilere oradan ulaşabilirsiniz. :)) Bu arada Turkvizyon şarkı yarışmasını duymuşsunuzdur. İlki Eskişehir'de düzenlendi. Ve Rin'Go da katılmıştı. Biz ilk üçe gireceğine garanti vermiştik ama maalesef olmadı. Ama Rin'Go nun hiç bir kayıbı da olmadı. Çünkü Türkiye'deki hayran kitlesini ikiye katladı. Herkes onları çok sevdi. Bu arada Ayan'a da mütevazi ve hoşgörülü tavırlarından ötürü buradan teşekkürlerimi sunuyorum.. Onları mutlaka dinlemeli ve tanımalısınız :) Ben artık gitmeliyim. Kendinize iyi bakın. Umarım keyif almışsınızdır. :))
Rin'Go Eskişehirdeyken.... :))

Heeeeeey Dombra!

Heyyy okurcanlar !!! Bi gün girmedim diye hemen ortadan kaybolmuşsunuz :D Geldimm geldimm. Size yeni yeni şeyler anlatmaya tanıtmaya hazırım. :))) Sınavlarıma 3 gün kaldı ve daha sıkı çalışmaya başladım. Dualarınızı bekliyorum :-* Neyse sadede geleyim. Bugün size Kazakistan hakkında bilmeniz gereken en önemli şeylerden biri olan ''DOMBRA'' hakkında yazacağım. :)) Daha doğrusu tanıtacağım. 
 Dombra , Kazakların çoooooook eskilerden beri çeşitli törenlerde çaldığı bizim bağlamaya çok benzeyen ama bir o kadar da farklı olan muaazzam bir çalgıdır. Üzerinde sadece 2 tane tel bulunur. Genelde liften yapılırmış eskiden. Ama tabi şimdi naylon vs. kullanılıyor. Dombra , tek bir parça odunun oyulmasıyla yapılıyor. Üzerindeki şırdak desenleri ona ayrı bir hava katıyor. Ucunda da baykuş tüyü var. Ama onun neyi temsil ettiğini unuttum :/ Hatırlayınca yazacağım :D Aslında dombra sadece Kazakistan'ın değil tüm Türk devletlerinde kullanılan bir çalgı. Kazakistan'da dombraya çok önem verilir. Yani bizim gibi değiller. Biz bağlamaya o kadar ''bağlı'' değiliz maalesef ki :D Ama Kazaklar dombra partileri düzenler bu mükemmel çalgıyı ellerinden düşürmezler. :)) Ben de kesinlikle öğrenmek istiyorum çalmayı >.< :)) Kazakistan'a gittiğimde ilk işim dombra çalmayı öğrenmek olacak. :)) Eee bu kadar bahsettik şimdi de görsel olarak sunalım dimi? :) İşte birbirinden havalı dombralar ;


Bugünlük benden bu kadar. :)) Sınavlarımdan sonra daha dinamik bir şekilde geri döneceğim.
Not: Arslanbek sultanbekov - dombra dinlemenizi tavsiye ederim :) 

14 Nisan 2014 Pazartesi

Coşkuyla sallanan Kazakistan bayrağı

Selamlar eş ,dost , hısım , akraba vs.. Biliyorum bugün geciktim. :D Ama mazur görün beni sevgili okurcanlarım. Hafta sonu sınavlarım var ve benim çalışmam gerekiyor :(  Amaaa bu yazımda size çoook güzel bir organizasyondan bahsedeceğim! :))))) Bir çoğunuz biliyorsunuzdur. Geçen sene Türkçe olimpiyatları İzmir'de oldu. :)) Şu aralar yaşanan tatsız olaylara üzülmeme karşın, Türkçe olimpiyatlarını ve o organizasyon için gelen gençleri gördüğüm için çok mutluyum. :)) Umarım bu olaylar bu organizasyonların bu yıl ki sürecine gölge düşürmez. Neyse bu konular derin konular :D En iyisimi ben anlatmaya başlayayım. :)) 
Stadyumda yapılacak olan açılıştan önce Kültür şöleni yapıldı İzmir fuarında. Anlatılmaz derece güzel bir organizasyondu. Sanki dünya yı tutup İzmire getirmişlerdi. :D O standlar her biri ayrı bir havalı. Ama içlerinden biri vardı ki... Tabi ki Kazakistan standı.. Anlatmıcam direk göstercem : 

                           Yorumu size bırakıyorum! :))))))) Ben hiç ayrılmak istememiştim ordan. :((
Çok kısa geçiyorum çünkü ders çalışmam gerek ve vaktim yok. :(((  Neyse konuyu dağıtmayayım :)  Ben sadece Kazakistan standını gösterdim ama gidenler bilir. Öteki ülkeler de harikaydı. Özellikle Güney Kore standı çok kalabalıktı :P İşte bu stand ve tanıtımlar 4 gün kadar sürdü. Sonra o muhteşem gün geldi çattı. Geceden kararlaştırmıştık kuzenlerimle birlikte. Ben tabi benimkinin orda görevli olduğunu bildiğim için can atıyorum gitmeye. :PPP Bu arada Gediz üniversitesinde tanıştığım Gülden ve Baljan da gelecekti. Haberleştik. Biz onlardan önce vardık. Ama iğne atsan yere düşmez. O nasıl bir coşku?O nasıl bir kalabalık? O kadar güzel bi ortamdı ki :)) Zar zor stadyumun içine girdik. Aşağı doğru boş  yer bulabildik ki ne kadar erken gitmiştik :D Millet yememiş içmemiş önden gelip yer kapmış yani :D Neyse oturduk ben tabi Güldenim ve Baljanıma da yer tuttum. Onları bekliyordum.Bekle Allah bekle yoklar. İyice kalabalıklaştı. :D Neyse ki başlamadan yetiştiler. Şimdi ben onları aşağıdan gördüm ama onlar beni görmedi. :D El sallıyorum olmuyor tarif ediyorum kızcağızlar göremiyor. :D Neyse biraz yukarı doğru gittim o zaman gördüler , indiler yanımıza hemen oturduk. Baktım kocaman Kazakistan bayrağı getirmişler. Ayyyyy harikaydıııı. :D Sohbet muhabbet derken show başladı. Gençler bir bir sahneye çıkıp şarkılarını söylediler. O kadar tatlıydılar ki.. Hepsi birbirinden yetenekli. Heyecanla izliyorduk. Ama asıl heyecanımız Kazakistan çıkınca başladı. O kadar kaptırdık ki kendimizi. Ve o muazzam bayrağı sallamaya başladık. Tabi ben durur muyum hemen foto çektim :D 
İşte bu bizim coşkumuzun en güzel göstergesi. :)) Çok da güzel yakalamışım dimi? :D
                  Bu da Güldenimle ben. :)) Ben ne kadar yorgun görünüyorum :( Halbuki dinamiktim :D

                 Bu da Baljanım ben ve Güldenimin bir arada olduğu ilk ve tek fotoğraf. Sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum. :))) Ha onca program boyunca benimki nerde miydi? Tabi ki de ilk fırsatta yanımda bitiverdi. Birlikte Kazakistan bayrağını salladık. Havai fişekler atıldığında birbirimize bakıp sonra da gökyüzünü izledik. Yine benim için unutulmaz anlardı bunlar. :)) Böyle kısaca anlattığım için üzgünüm. Ama daha çooooook yazışıp okuşacağız dimi?:)) Sizleri seviyorummm görüşmek üzere... :)

13 Nisan 2014 Pazar

Yeni kazak dostlar ve muhteşem bir gün

     Bi soluklan be Zeyneeeeep! diyeceksiniz ama durmak yok yazmaya devam :D Bu yazımda Amanko dan sonra kanlı canlı görüşüp tanıştığım Kazak dostlarımla olan anımı yazacağım. :))
         Yine Amankocuğumla buluştuğumuz bir gündü. Beni bi yere götüreceğini söyledi. Ben bu cümleyi ondan duymaya o kadar alıştım ki hemen kabul ettim tabi. :D Biliyorum çünkü beni güzel bir yerlere götüreceğini. Biraz bahsetti aslında Kazakistan standı kuracaklarını benim de orada olmamı falan söyledi. :) Gediz üniversitesinde yapılan bir tür şölenmiş. Neyse ilk önce metroya bindik, ondan sonra üniversiteye giden otobüsü bekledik. Otobüs geldi ama tıklım tıklım. Her ülkeden öğrenci vardı. :D Artık balık istifi bindik otobüse. Git git bitmiyor yol. Nerede bu üniversite ya? diyordum içimden. Bir de sıcak ki hava. İzmir'in yazları nasıl olduğunu bilenler bilir. :D Uzun süren yolculuk sonucu çok şükür ki ulaşabildik üniversiteye. Vayyyy İzmir'de böyle üniversite mi varmış ? diye mırıldandım içimden. :)) Çoookk modern ve büyük bir üniversite. En güzel yanıysa evrensel olması. Her ülkeden öğrenciyi içinde barındırıyor. Neyse içeri doğru yürüdük ve o muhteşem ortamı görünce benim gözler kalp oldu :D Her ülkeden insan var ve her ülkenin ayrı ayrı standları , muzikler , yemekler, kıyafetler , eşyalar ve aklınıza gelebilecek her şey vardı. :))) O kadar güzeldi ki. Ne tarafa bakacağımı şaşırdım. Büyülenmiş etrafa bakınırken Kazakistan standına geldik. Benim artık gözler kalp , kafamda havai fişekler patlıyor falan.... Yani o anki heyecanımı ve sevincimi tarif etmem mümkün değil :D Standta duran arkadaşlar da şaşkın gözlerle bana bakıyor tabi. Çünkü sanki kendi standım gibi girdim kurcalıyorum orayı burayı :D Güzel güzel eşyalar Kazakistan kokuyordu hepsi.... Hepsini almak istedim Ama ne yazık ki oradaki eşyalar satılık değildi, satılık olsa mutlaka alırdım bi şeyler. Bu kadar anlattım bir kaç fotoğraf göstereyim dimi? :) 

                                                           İşte her şey ortada :))
                      Burada da ''bauyrsak'' ve Kazakistan bayraklı birazcık bozulmuş pasta :)))
Vee Çoookkk tatlı Kazak kızı :)) En çok bunu almayı istemiştim. :////
İşte bunca güzelliğin arasında kendimi kaybetmiş bir vaziyette stand da dururken tabi ki oradaki tatlı Kazak kızıyla da tanışıyordum. İsmi Gülden. Beni ilk kez görmüş olmasına rağmen o kadar sıcak davrandı ki! Hatta birlikte halay bile çektik. :)) Onu o kadar geç tanıdığım için üzülmüştüm ama yine de çook güzel anılarımız oldu. :)))) Gülden ve Baljan benim canlarım. Onlarla tanıştığım bugün de çoooooook güzel vakit geçirdim.
İşte benim Baljanım ve Güldenim :)) 

 Dombra(Kazakistan milli çalgısı) dinledim, Afrikalı arkadaşların folklor dansını izledim. Ve hava o kadar sıcaktı ki hiç bir şey yiyemedim sadece su içtim :D Bu güzel organizasyon bittiğinde , bunu hazırlayan öğrencilere yemek verdiler tabi ben eksik olur muyum? Ki zaten benimki beni bırakır mı? :))) Ben de katıldım aralarına. Bazılarının ''bu kim yav tanımıyoruz'' der gibi bakışları arasında oturduk masaya. Muratbek ben ve Amanko. Muratbek mi? O gerçekten minnettar olduğum bir dostumuz. O gün de bizi gülmekten öldürmüştü :D Dombrayı çalan o ve baljandı. Dombrası da bir kıymetli anlatamam. :P O gün biz yemek yerken bolca fotoğrafımızı çekti. Burdan Muratbeke sesleniyorum , o fotoğraflar nerde Muratbeeeeek!!?? :D Umarım silmemiştir de onlara da ulaşabilirim. İşte böyle okurcanlarım. Kazakistan nerede ben orada! :))) Bu güzel günü de sizle paylaştığıma göre artık gidip ders çalışsam iyi olacak. :)))) Geri döneceğim. Beni bekleyinnn.....
O günden kalan en güzel fotoğraflar :


Gitgide ısınan kalpler

Bugünün son yazısına merhaba diyiiiiiin. :)) Evet artık daha da hızlanmam gerektiğine karar verdim. Çünkü çok fazla anlatacak, tanıtacak, gösterilecek şey var. :D Daha kısa ve öz bir şekilde büyüyen sevdamızın son evresini aktaracağım sizlere. :)
 Son yazımda birbirimize bir nevi hislerimizi itiraf eden mesajlar attığımızı yazmıştım. İşte o mesajlardan sonra biz ara ara buluşmalara devam ettik. Gitgide birbirimizi tanıyıp , ısınmaya başlamıştık. Artık resmen çıkıyorduk yani :D Arada çoook olay var ama ben direk neticeye değiniyorum. :D Hani kelimeler artık yetersiz kalır ya.. Artık ben ona bakarak o da bana bakarak aradaki ''sevgiyi'' ve ''bağı'' çok rahat görebiliyorduk. Bunca yıl İzmir'de ikamet etmeme rağmen , onun beni götürdüğü yerlerin bir çoğunu ilk kez görmüştüm. :D Yine böyle yerlerden biri. Biz bu yere ''Çin seddi '' adını verdik. Çünkü , çık Allah çık bitmiyor. :D Artık şakalaşarak , oyunlar oynayarak falan çıkıyorduk.. İşte oraya ilk gittiğimizde çok yorulmuştum ama değdi. :))) Yanımda şeker mi şeker , komik mi komik bir jigit(kazakça oğlan ya da erkek) varken yorulsam nolur ki. :) Neyse çıktığımızda o tepenin manzarası mı daha güzeldi yoksa yanımdaki mi  ? diye soracak olursanız, Tabi ki yanımdaki! derim :D . Hani ''ruh ikizi'' derler ya ,O kesinlikle var ! :D Bu kadar mı benzer iki insan birbirine? Tip olarak alakamız olmasa da , espiri anlayışımızdan tut hobilerimize kadar, hatta ve hatta kötü huylarımız bile aynı ya! :D Ama en sevdiğim ortak yanımız ''kediler''. İkimiz de kedi hastasız. :D Yakaladığımız yerde affetmiyoruz. O mıncıklıyor bana veriyor ben mıncıklıyorum ona veriyorum. :D 
İşte size kanıt! burda benimki kediyi yakalamaya çalışıyor :D
Yine bir buluşmamızda , bir çılgınlık yapalım dedik veee vapurun arka tarafına bunu yaptık :D : 
Ne büyük çılgınlık demi? :D Bize göre baya heyecan verici ve sıradışıydı napalım :D İşte böyle başladı bizim serüvenimiz. :)))) Tam 2 sene önceydi. O zamanlar hayal olarak gördüğümüz ''isteme'' olayımız da geçen ay gerçekleşti. :)) O günle alakalı da ayrı bir yazı ve resimler paylaşacağım. Umarım beğenmişsinizdir. :))) Zeynep ve Amanko'nun serüveni böyle başladı. Bakalım Zeynep daha başka neler yaşadı ? Takipte kalın :))))))))))



Buralarda Yeniyim!(Hilal)

 Merhabalar herkeseee!!! :) Zeynep kendini yazılara tam gaz kaptırmışken ben de bir gelip kendimi göstereyim dedim. İyi mi yaptım kötü mü bilemiyorum... Ben pek alışkın değilimdir böyle şeylere ama Zeynep'in sosyalliğini değerlendirmesi gerekiyordu :D Biraz yüreklendirilmeye ihtiyacı varmış kuzucuğun :) Kalk dedim sen de bişeyler yap tamam bir sürü blogger var ama Kazakistan'ı anlatan yok! Farklı bir kültür daha. İnsan ne kadar farklılıkla karşılaşırsa hayatı o kadar renklenir bence. Bu yazıları takip etmek size bişey kaybettirmez! Belki kazandırır. :) Yeni bir dil öğrenirsiniz belki, yeni kelimeler ne demiş atalarımız " Bir dil bir insan iki dil iki insan." :D öyle işte...

   Kendimden bahsedecek olursam söyleyecek pek birşeyim yok 23 yaşında kendi halinde okulu sevmeyen bir üniversite öğrencisi, uzaktan Güney Kore hayranı, kozmetik ürünlerle ilgilenmeyi seven, biraz asabi demek isterdim ama biraz bana fazla az kalır çok asabi :D ama bir o kadar da duygusal, D&R aşığı, kitap hastası, yemek yapmayı da yemeyi de çok seven tontiş bir kızım işte :))) Sevgili Zeynep'in destekçisi olarak ben de size burada okuduğum kitaplardan, kullandığım kozmetik ürünlerinden, hatta yaptığım yemeklerden bahsedebilirim bazen :)
Bide unutmadan ben tam bir kar küresi delisiyim ki sormayın gitsin :)




   Bugünlük benden bu kadar gençler umarım beni seversiniz ki ben hepinizi tek tek çok seveceğimden eminim :) Kazakistan'ı tanımanız ve sevmeniz dileğiyle.... Unutmayın onlar da çekik gözlü ;) :D 


İlk kıvılcımlar

   Yeni gün yeni yazı bu blogger çok hızlııııııııı :D Selamunaleykum dostlar, 
Yeni günde yine sizlerleyim. :)))))) Yazma isteğim depreştiği an açıyorum bilgisayarımı. Yazdıklarım da bi şeye benzese bari dimi? :D Kendimce anlatmaya çalışıyorum. Hatalarım kusurlarım olabilir maruz görünüz. :)))
Geçen yazımda tanışma hikayemizden bahsetmiştim. Bu yazımda da kalbimize düşen ilk kıvılcımları anlatacağım. :)) Biliyorum, hepinizin hayalinde yaşamak istediği bir aşk vardır. Çoğumuz tam anlamıyla yaşayamayız bunları. Ama sanırım ben bu konuda şanslı olanlardanım. :))) Hatta hayalimdekinden çok daha fazlasını nasip etti Rabbim. İnsAllah sizlere çok daha iyilerini nasip etsinn Aminnnnn <3 
   
  Gelelim ilk kıvılcımlara.. :) Hani en son demiştim ya tanışmamızdan sonra artık sohbet etmeye , sık sık mesajlaşmaya başladık. Tanışmamızdan 10 gün kadar sonra da benim doğum günümdü. Ama tabi Amanko (sözlüm) bilmiyordu bunu. O güne kadar hep konuştuk yazıştık falan. Bir film vardı Kazakça. İsmi '' Jau jurek myn bala '' ingilizce ismi de '' warriors of the steppe ''. Filmi o kadar övdü ki haliyle merak ettim. :D Zaten meraklıyım. Neyse dedi ki ben bu filmi sana izleticem. Tamam dedim. Pazartesi buluşalım o zaman dedi. Olur dedim.  İşin garibi ben de unuttum pazartesi doğum günüm olduğunu. :D Ama bunun bir sebebi vardı. Moralim acayip bozuktu o günlerde. Pazartesi günü de hepten bozulmuştu yani. Beklediğim insanlar doğum günümü hatırlamamıştı. Hani belki bazınıza basit gibi gelebilir ama benim için doğum günüm önemli. Diğer , sevgililer günü yok yıl dönümü ıvır zıvırlar unutulsa da takacak biri değilim. Ama  işte doğum günüm konusunda hassasım. İşte neyse pazartesi geldi çattıııııı. :))) Kararlaştırdığımız gibi buluştuk. Tabi ben biraz geciktim 5 - 10 dakika kadar. Koştura koştura gittim. Baktım orada bilgisayar çantasını da almış tam teçhizat bekliyor. :D Onu görünce sevinç doldu içim. Ama tabi o zamanlar anlam veremiyorum , sadece hissediyorum. :D Sonra işte prizi olan bir kafeye oturduk. Açtık bilgisayarı , harddiski de taktık ama çalışmadıııııı :D Haydiiiiiiiiii buyur burdan yak! :P Uğraştık uğraştık olmadı. En iyisi mi internetten izleyelim dedik. Açtık youtube u bu sefer de kulaklıktan ses gelmiyo. Tövbe yaa :D Bu kadar olurdu yani.Ama Amanko tabi pes eder mi ! Ben sana bu filmi izleticem dedi o kadar ısrar etmeme rağmen gitti kulaklık buldu geldi. :D Ben tabi yavaştan hayran oluyorum bu davranışlarına :D Neyse en sonunda açtık filmi izliyoruz, durduruyor bana tercüme ediyor , tekrar izliyoruz tekrar durdurup bana tercüme ediyor. Böyle böyle filmi izledik.. :D Film sırasında da üşüdüğümü anladı, ben çaktırmamaya çalışsam da ceketini omuzuma attı sağ olsun. :)))) Tabi benim içim içime sığmıyor, tarif edemediğim duygular içine düştüm o anda. Biz filmi izledikten sonra bi şeyler yiyelim dedik, yine bir makarna olayı yaşadık. Kadın bi makarna yaptı birbirine yapışık , çözebilene aşk olsun. :D Yiyemedim tabi ki. Neyse bu sırada bugünün doğum günüm olduğunu geç öğrendiğini o yüzden küçük bi hediye vermek istediğini söyledi ve o söyler söylemez benim kalp çarpmaya başladı.Merakla ne vereceğine bakıyordum. Ve öyle bir hediye verdi ki ömrümde bu kadar değerli bir hediye daha olamaz! Ne miydi? İşte bu ;
Hala gözüm gibi baktığım bu hediyenin yerini tutabilecek başka bir şey yok! :)))))))))))))

Hediye faslından sonra orda biraz daha oturduktan sonra kalktık. Ablam da sonradan yanımıza geldi, camii ye gittik namaz için. Amanko namaz kılcaktı, ceketini astı abdest alcak ben de hemen gittim ceketini aldım ben tutayım diye ve o an onu abdest alırken görünce anladım ki ben bu çocuğa abayı yakmışım.. :)))))) Bir erkeğin en etkileyici olduğu zaman kesinlikle abdest aldığı zamanmış bunu o gün anladım! O camii ye girene kadar izledim. :)) Bambaşka bir duyguydu. Sonra camii den çıktı , Forum bornova diye bir yer var İzmir'de oraya gittik, Ablam bana doğum günü hediyesi alacaktı ayakkabı bakıyorduk, Amanko seçti bi tane , bu sana yakışır dedi, baktım mantar topuklu bir bot , Normalde hiç topuklu giymem ama o ayakkabı o an bana eşsiz göründü, Hemen karar verdim onu aldık.. Şimdi o ayakkabıyı giymeye kıyamıyorum. :)))))) Yine benim için çok özel ve eşsiz bir günün ardından vedalaşıp eve dönerken telefonuma bir mesaj geldi. 'Zeynep, ben hep seni düşünüyorum'. Bismillahirrahmanirrahimmmmmmm!!! :DD Kalbim çıkabilirdi o an! Yüzümde koca bir gülümsemeyle mesaja cevap attım ; ''ben de..'' :)) Devamıııı sonraaaaa. Takipte kalın :-* :)))